30 Haziran 2012 Cumartesi

Enka'da MFÖ konseri

Bu yazıyı okurken bu şarkıyı dinle...
http://fizy.com/#s/196qit


Bir önceki yazımın Madonna konseri olduğunu biliyorsunuz... Bu konserden sonra bir daha başka konsere gitmem sandınız değil mi.. Bu dünyanın en ünlü aşçısından en güzel , en bulunmaz malzemelerle yapılmış tatlıyı yedikten sonra, mahallenin köşesinde dükkan açmış bir teyzenin ev yapımı kurabiyelerini severek yemek gibi birşey.. yine bunu tercih ederim, hep ederim...

Eşim bana günlerdir cuma akşamı Enka'dayız diyor ve ben yine aynı hislerle 'ben müzik dinlemek istemiyorum, konsere gidecek havam yok' diyorum.. ben her dediğine hayır desemde bu aralar o vazgeçmiyor! 'Ben seni bilirim' diyor ve bu cümle beni nedense rahatlatıyor. Kendimi çok bilemediğim bu dönemde birinin beni bilmesi içimi rahatlatıyor. Çok yorgun olmama rağmen, onunla yürümeye devam ediyorum.

Enka'da dinlediğim ilk konser bu.. Küçük ve samimi bir ortam.. Mazhar abimiz elini uzatsa bize değecek sanki..Sanırım 1000 kişilik bir alan.. Alan demeyeyim de amfi diyeyim ben. Onlar ortada ve aşağıda, biz tepelerinden, onlara bakıyoruz. Kendilerini bu duruma aynı yorumu yapıyor ' Biz yukarıda oluruz, önümüzde gençler, ayakta atlar zıplar.. böyle olunca karşımızda oturmuş tepeden bakıyorsunuz.. çok alışık değiliz ..' diyor Mazhar Alanson ve aynı şeyi düşündüğümüzü onaylıyoruz kafamızı sallayarak. Ama her türlü eğleniriz diyen haliyle giriyor şarkıya..


Şarkıların hepsini eksiksiz biliyor olmak, tanıdık yüzler görmek gibi.. hem de en sevdiğin dostlarını karşılamak gibi .. Her biriyle yaşanan anılar bir bir gözümün önüne geliyor ve keyif alıyorum. Tüm şarkıları onlarla söylemek istiyorum. Yanımdakiler, önümdekiler, arkamdakiler.. herkes söylüyor şarkıları, önümde oturan küçük çocuk dışındakiler eski şarkıları duydukça alkışlıyor. Ben daha önce de gitmiştim MFÖ konserine..  Yine aynı konser gibi düşünüyordum giderken, halbuki , 10 yıl olmuş ben gideli.. ODTÜ'de dinlemiştim.. 10 yıl daha demek , benim 20 yaşındaki heyecanlarım, kafamın bulanıklığı, Mazhar'ın içip kafayı bulmuş ama şarkıları daha da içten söyler hali, Özkan'ın deliliğinin bizi korkutabildiği zamanlar, Fuat'ın ne kadar romantik bir adam olduğunu düşünen seyirciler..demek.. Ne onlar aynı , ne biz..

Hatta biraz daha gideyim mi.. Elimzde süpürge, kafamda şapkam.. evde küçük bir kız çocuğu bütün gün süpürgeden gitarını çalıyor ' Peki pekiii anladık!' .. Annanem, en sadık seyircim, hayatımın kadını.. beni dinliyor bıkmadan , usanmadan..

Aklıma her şarkıda farklı anılar geliyor dedim ya.. Anlatırsam bu yazı uzar gider..
En yakın dostlarım , eşimle tanışma hikayemi bilenler , neden 'benim hala umudum var! ' şarkısını duyunca tüylerim diken diken olur bilirler..

Neden çok eskiden müzikle tedavi edilirmiş insanlar , ben biliyorum...
Neden bu konserde olduğumu ve neden canım sıkılsa onları dinlediğimi biliyorum..

Terapiye ihtiyacı olan herkese tavsiye ediyorum ...